Sayın Hocam; bildiğiniz üzere çocukların dijital oyunlarla tanışma yaşı oldukça düştü. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bunun daha da düşeceği tahmin ediliyor. Güney Kore gibi bazı ülkelerde 6 aylık çocuklarda dahi teknoloji bağımlılığı gözlemleniyor.
Çocuklar için dijital oyunların zararları/faydaları nelerdir?
Dijital sistemler ve teknolojik araç gereçler hayatımızın olmazsa olmazı kabul ediliyor. Günlük hayatın her alanında bunlarla bir aradayız. Bu sebeple gelişimini tamamlamamış, çocuk ve gençlerin dijital dünya ile etkileşimi giderek artıyor. TV, bilgisayar, cep telefonları ve oyun sistemleri en bilinen dijital araçlar olup bebeklikten itibaren çocukları etkilemektedir. Artık okullarda akıllı tahtalar, tabletle öğrenim, kodlama dersleri ve bilgisayarla ders tekrarı gibi durumlar nedeniyle de mecburi olarak bir etkileşim olmaktadır.
Bu süreçte çocukların yaygın ve yoğun olarak etkileşimi sonrası okul öncesi çocuklarda dil gelişiminin bozulması, sosyal algının çarpıklaşması, empati ve duygusal zekanın körelmesi, el göz koordinasyonu ve kas gelişiminin zayıflaması, dikkat ve öğrenme bozukluklarının artması gibi sorunlar oluşmaktadır. Özellikle oyunlardaki şiddet ve kötü modellerin çocuklardaki olumsuz etkileri birçok araştırmanın konusu olmuştur. Çıkan sonuçlar net bir şekilde gelişime negatif etkilerinin olduğunu göstermiştir. Buna rağmen sadece ülkemizde değil bütün dünyada çocukların teknolojik araç gereç kullanımı ve bunlara maruz kalma süresi artmaktadır.
Fiziksel olarak görme ve odaklanma bozukluklarından, bel boyun eğriliklerine, obezite ve kas erimesinden epilepsiye (sara nöbeti) kadar birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Tabii ki bunlar teknoloji ve dijital araçların kötüye kullanılması yani yaygın ve yoğun bir şekilde kullanılması ile oluşmaktadır.
Faydalarına gelince çocukların elektronik ve bilgisayar sistemleri ile tanışması onların modern hayata biraz daha kolay adapte olmalarına yardımcı olmaktadır. Özellikle internetin uygun kullanımı ile bilgiye ulaşım ve bilgi edinme artmaktadır. Farklı dünyalardan haberdar olma, sosyal medya aracılığı ile temel iletişim sistemi içinde olabilme yararlı görülmektedir. Klavye ile yazmaya, yazılım ve uygulamalara, bilgisayar ve telefon sistemlerindeki temel araçlara alışmak ve erken yaşta öğrenmekte faydalı olmaktadır.
Burada en önemli konu eğer dijital dünya çocuğun günlük hayatının büyük bölümünü alıyor, orantısız bir şekilde kullanım oluyor ve çocuk artık bağımlılık derecesinde kalıyorsa bu ciddi riskler oluşmaktadır.
Türkiye’de dijital oyun bağımlılığı konusundaki gözlemleriniz-araştırmalarınızdan neler aktarabilirsiniz? Bu durum üzerinde konuşulması, durulması gereken bir boyutta mıdır?
Mavi balina oyunu başta olmak üzere ülkemizde maalesef şiddet, korku, cinsellik ve uygun olmayan kültürel modeller içeren oyunlar çok yaygındır. Bugün artık oyun denince çocukların aklına kan, savaş, silah ve güç ile karşıdakini yok eden sistemler gelmektedir. Elbette ki zeka gelişimine faydalı olabilecek veya sadece eğlence amaçlı oyunlarda vardır ama genel olarak olumsuz örnekler daha fazla diyebiliriz. Çocukların oynadığı şeylere biz ‘‘oyun’’ diyoruz ama gerçekte oyundan çok farklı olarak zarar veren bir yapı olduğunu görüyoruz. Bilgisayar oyunları tabiri onları biraz masum hale getirmekte ve anne babaların tehlikeyi görmelerini engellemektedir. Özellikle ergenlik döneminde bağımlılar artmakta, bu konuda bağımlılık merkezlerine başvurularda da sıklaşmaktadır. Beyinde kokain kullanan kişinin sistemi nasıl çalışıyorsa oyun bağımlılarının da beyin sistemi benzer şekilde çalışmaktadır. Ödül merkezini uyararak bağımlılık oluşturmaktadır.
Dijital oyunlardan çocukları tamamen kaçırmak mümkün müdür? Çocukların teknolojiyle ilişkisinde doğru bir modelden bahsedilebilir mi? Aileler dijital araçlarla çocukları kaç yaşında tanıştırmalıdır?
Oyundaki temel amaç eğlenme ve vakit geçirmedir. Buradan yola çıkarak anne babalar çocuklarının uygun bir şekilde eğlenme ve vakit geçirmesini sağlarsa çocuklar da bağımlı hale gelmeyecektir. Maalesef artık anne babaların birçoğu sosyal medya bağımlılığı başta olmak üzere internet ve cep telefonu kullanımında aşırıya gitmektedir. Ailenin bir arada ortak vakit geçirmeye alışması, iletişim kalitesini artırması, teknoloji dışı oyunların ve aktivitelerin artırılması, evdeki sistemin düzenlenmesi gerekir. Bütün ev sistemi düzenlenmeden çocukların oyun bağımlılığından kurtulması mümkün değildir. Eğer çocuklarımızla güzel vakit geçirirsek çocuklar ekranları değil bizleri tercih edecektir.
İlk üç yaşta ekran ve dijital araçlar kesinlikle zararlıdır. 3-6 yaş arasında günlük bir saat, 7-12 yaş arasında 2 saat, 12 yaş ve erişkinlik döneminde ise günlük 2-3 saati geçmemelidir.
Aileler çocukları dijital oyunların çekiciliğinden alıkoyup derslere, sanata ya da spora nasıl motive edebilir?
Özellikle ödül merkezinin sanat ve spor faaliyetleri ile aktive edilmesi gerekir. Yani çocuk üretmeli, başarmalı, kazanmalı, mücadele etmeli, ortaya koyduğu ürün takdir edilmeli ve kendini bu konuda mutlu hissetmelidir. Çocuk kendini ortaya koyamadığı alanlarda bulunmak istemeyecektir. Ağır olmayan, aşırı rekabet ve riskten uzak, eğlenceli ve sosyalleşmesine yardımcı etkinlikler seçilirse çocuklar bunları yaparken de çok mutlu olacaktır.
Özel okullarda müfredata erken yaşta (anaokul seviyesinde) kodlama gibi dersler koyulduğuna tanık oluyoruz. Bunun zararları faydaları var mıdır?
Bunun çok katkısı olacağını düşünmüyorum. Öncelikli olarak temel gelişim alanları diyebileceğimiz dil gelişimi, sosyal gelişim, kas gelişimi ve zihinsel gelişim konusunda çocukları ideal hale getirmek gerekmektedir. Ekmek ve su vermeden pasta vermek fayda sağlamaz. Okullar çocuklara bu dersleri vermeden önce onların gerçek zihin, sosyal ve duygusal kapasitelerini kullanıp kullanmadıklarını değerlendirmeli ve bunu artırmalıdırlar. Zihinsel kapasitesi artan bir çocuğun kodlamayı öğrenmesi hiç zor olmayacaktır. Ancak çocuk kodlamayı öğrense bile temel iletişimi öğrenemezse hayatta ciddi sıkıntılar yaşayacaktır.
Sonuç olarak teknoloji ve dijital dünya kaçınılmaz bir süreçtir. Önemli olan bunu hayatımıza entegre ederken kölesi olmadan onları kendimiz ve çocuklarımız için faydalı yönde kullanmaktır. İnsani özelliklerin, konuşmanın, duygu alışverişinin, empati duygusunun, aktif dinlemenin, aile bağlarının yerini hiçbir şey tutmaz bundan sonra da tutmayacaktır.